3 Aralık Dünya Engelliler Günü; 1992 yılında Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen ve tüm dünyada engelli bireylerin haklarına, toplumsal katılımlarına ve yaşamın her alanında eşit fırsatlara erişimine dikkat çekmek amacıyla kutlanan özel bir gündür. Bu gün, engelliliği bir “kusur” ya da “eksiklik” gibi gören geleneksel anlayışların yerine insan haklarını, kapsayıcılığı ve erişilebilirliği merkeze alan modern bir bakış açısını yerleştirmeyi hedefler.
Toplumların gelişmişlik düzeyi yalnızca ekonomik göstergelerle değil; her bireyin onurlu, bağımsız ve eşit bir yaşam sürebilmesi için ortaya koyduğu irade ile ölçülür. Engelli bireylerin eğitime, istihdama, kültürel yaşama, sosyal hizmetlere ve fiziksel çevreye erişiminin kolaylaştırılması; daha adil ve güçlü bir toplum inşa etmenin temel koşullarından biridir. Bu çerçevede engelliliğe dair toplumsal algıyı şekillendiren en önemli unsurlardan biri de dildir. Atasözleri, deyimler ve gündelik konuşma kalıpları, çoğu zaman farkında olmadan “sağlam”, “normale uygun” beden ve zihin tasavvurunu merkeze alır; bu çemberin dışında kalan bireyleri kimi zaman görünmez, kimi zaman da olumsuz nitelemelerle temsil eder.
3 Aralık, farkındalık yaratmanın ötesinde şu soruları yeniden düşünmeye davet eder: "Bir bireyin yaşamını zorlaştıran “engeli” kendisi mi, yoksa toplumun inşa ettiği fiziksel, kurumsal ve dilsel bariyerler midir? Dilimizde yerleşmiş pek çok kalıp, engelliliği nasıl temsil etmektedir? Bu temsil biçimlerini dönüştürmek için bireysel ve kurumsal olarak neler yapabiliriz?" İşte bu sorular çerçevesinde bu yıl 3 Aralık kapsamında Doç. Dr. Zehra YAZBAHAR yürütücülüğünde düzenlediğimiz “Dil Atölyesi: Gündelik Dilde Sağlamcı İfadeleri Tartışma” başlıklı dil atölyesinde özellikle atasözleri ve deyimlerde engellilere yönelik söylemleri ele almayı amaçladık. Atölye kapsamında;
*Engelliliği ima eden, dışlayıcı veya damgalayıcı dil unsurlarının tespiti,
*Bu ifadelerin tarihsel bağlamı ile günümüz insan hakları ve kapsayıcılık perspektifi açısından yeniden değerlendirilmesi,
*Ayrımcı söylemlerin yerine geçebilecek, daha saygılı ve kapsayıcı dil alternatiflerinin tartışılması,
*Dil–kültür–engellilik ilişkisine eleştirel bir gözle bakılması
hedeflenmiştir.
Bu özel gün, engelliliğe dair duyarlılığı yalnızca bir güne sığdırmak için değil, yılın her günü sürdürülecek bir toplumsal bilinç ve sorumluluk çağrısı yapmak içindir. Her bireyin farklılıklarıyla değerli olduğu, insan haklarının mutlak bir ilke olarak benimsendiği bir yaşam düzeni, ancak birlikte ve bilinçli bir çabayla mümkün olacaktır.
3 Aralık Dünya Engelliler Günü vesilesiyle engelliliğe ilişkin dilsel, kültürel ve yapısal engelleri gözden geçirmeyi, daha kapsayıcı bir dil ve yaşam pratiği inşa etme kararlılığımızı yineliyoruz.